Avatar
Dicle Yılmaz


Okuma Süresi4 Dakika

Düzenleme27,08,2019

Ne Yapalım Paşam Elektrik Yok

Yıl 1984 soğuk bir kış günü. Kenan Evren İlimizi ziyarete gelmişti. Devlet büyüklerinin bir yeri ziyarete gittiğinde akla gelen en kolay iş, sayın büyüğümüzün konuşma yapacağı miting alanını kamu kurum personeli ve öğrencilerle doldurmak.

Ben, o zamanlarda orta okul 1.sınıfa gidiyorum. Okullara verilen talimat gereği öğrencilerin mitinge katılması zorunlu. Dolayısıyla Evren’in konuşma yapacağı alana gitmenin dışında başka seçeneğimiz yoktu. Elimize tutuşturulan 23 nisan bayrakları ile 4 sıralı bir kortej halinde uygun adımlarla Kenan Evren’in konuşma yapacağı alana diktiler bizi. Şimdiki aklım olsa gider miydim ? hayır. Çünkü sabahın 10’undan Evren’in konuşmasının biteceği saat 2’ye kadar -25 de ayakta bırakılmanın ceremesi anlatılır gibi değildi. Saat 10’da gittiğimiz alana, Kenan paşa ancak 1’de gelebildi. Zaten 20 dakika konuştu. Kenan paşa, o meşhur kelimesi ile söze başladı. ”Sevgili Ardahanlı hemşehrilerim. Neetekim sizlerle buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum.” Küçük öğrencileri bilirsiniz. Bu tür etkinliklerde hep gırgır şamata. Ben ise, akranlarımın aksine Cumhurbaşkanının yaşadığımız İl’e dair ne tür mesajlar vereceğinin pür dikkati ile Evren’in konuşmasını dinliyorum. Her politikacı gibi Evren’de klasik yapacağız-edeceğiz söyleminin dışında, yarı ciddi yarı fıkra misali bir olay anlattı. Konuşmasının o bölümü aynen şöyle; ” Sevgili hemşehrilerim… Ardahan’a gelirken yolda arabamı durdurarak yaşlı bir amcayla konuştum. Ona sordum ki, amca bey kaç çocuğun var ? Bana dedi ki on tane. Bende dedim ki, bu ne böyle, 10 çocuk çok değil mi ? bana ne dese biliyor musunuz ? Ne yapalım Paşam köyde elektrik yok. ” Yani amca, çocuk çokluğunu elektriğin olmamasına bağlıyordu. Bir bakıma haksız da değil. Elektrik olmayınca erkenden yatağa giren karı-koca çocuk yapmanın meşguliyeti ile sabahlıyordu. Oysa işin özü çok çocuk olması elektrikten ziyade o günkü şartlar gereği ihtiyaç. Çünkü çocuğun biri tarlaya, bir diğeri çobanlığa, biri çalışmaya, bir başkası okumaya vs. Aslında çok çocuk bir anlamda bereketti. Şimdi şartlar değişti. Hem elektrik var, hemde geçim derdi. Birde buna doğudan batıya göçü eklersek genç nüfus iyiden iyiye azaldı. Genç nüfus azalınca biz kulüplerde futbolcu bulmaktan oldukça zorlanıyoruz. Dikkat edilirse son günlerde ilimizde bulunan kulüplerin transfer listesinde hep aynı isimler. Çünkü genç yok. Her ailede 2 yada 3 genç. Onları da aileleri spordan ziyade, ya okumaya yada çalışmaya zorluyor. Bu nedenle tüm kulüplere çağrıda bulunuyorum. Ne yapın ne edin yeni nesil futbolcular için aileleri ikna ederek alt yapı oluşturun. Yoksa dön dolaş aynı isimler.